Wednesday, October 2, 2013

YAZ SİNEMALARI


Çok şanslı bir çocukluk geçirmişim, şimdi şimdi anlıyorum. Yazlık sinemaların olduğu dönemlerde büyüdüm. Filmleri hayal meyal hatırlasam da ben de ki etkilerini unutmam mümkün değil. Artık sadece belli yerlerde var yazlık sinemalar eskisi gibi değil.

Bu yaz çok film izleme şansım olmadı. İzlediğim etkileyici bir kaç filmi buradan paylaşmak istedim.

Bunlardan 1. si:

DÜŞLER DİYARI


yaz sinemalari 1
İzlerken çok etkilendiğimi söylemeliyim..

2012 Cannes Altın Kamera, FIPRESCI (Belirli Bir Bakış)

2012 Sundance Jüri Büyük Ödülü, En İyi Görüntü
 

Altı yaşındaki Hushpuppy, Louisiana'daki bentlerin güneyinde dimdik ayaktadır. Onu kıyamet gününe hazırlayan babası Wink esrarengiz bir hastalığa yakalandığında, doğa çığırından çıkar. Hava ısınır, buzullar erir ve tarih öncesi yaratıklardan oluşan bir ordu donmuş mezarlarından kalkar. Şimdi Hushpuppy'nin dünyanın bir ucuna gidip annesini bulması ve evreni tamir etmesi gerekmektedir. Benzersiz, unutulmaz, etkileyici bu kahramanlık öyküsü ve filmin inanılmaz küçük oyuncusu Quvenzhané Wallis Sundance ve Cannes'ın tartışmasız yıldızı oldu.









THE ROMANTİCS


yaz sinemalari 2

İzlerken zaman zaman sıkılsamda sonuna kadar izleyebildim. 


Üniversitede çok yakın olan yedi arkadaş, dostları Tom (Josh Duhamel) ve Lila’nın (Anna Paquin) evlilik törenleri için yeniden bir araya gelir. Tören öncesindeki telaşa Lila ve onun nedimesi Laura (Katie Holmes) arasındaki rekabet damgasını vurur. 

Üniversitenin gözde kızı her zaman Laura olmuş, Lila onun popülerliği altında hep ikinci sırada yer almıştır. Laura ve Lila aynı zamanda Tom için de vaktiyle rakip olmuşlardır. Ancak kazanan bu kez Lila’dır. Tören öncesinde geçmişteki kıskançlıklarla beraber, Tom’un Laura’ya olan eski hisleri de canlanır.




SIDE EFFECTS





yaz sinemalari 3
Çok etkileyici bir girişle başlıyor film. Hatta toplumsal ve sistem eleştirisi ile öyle bir başlıyor ki bittiğinde ayakta alkışlayacağınızı sanyorsunuz. Oysa film ilerledikçe boyut değiştiriyor. Fazla ipucu vermeden filmi psikolojk gerilimi sevenler için tavsiye ediyorum.

Emily ve Martin, Amerikan rüyasının örnek ve gözde çifti gibidir. New York’ta yüksek standartlara sahip lüks ve başarı içinde bir hayat sürdürürlerken Martin'in bir borsa yolsuzluğuna karışması ve hapse girmesi tüm yaşamlarını alt üst edecektir. Emily, kocası hapse girdikten sonra küçük bir apartman dairesine taşınır ve depresyon-anksiyete belirtileriyle boğuşmaya başlar. 4 yıl boyunca kocasını beklerken bir yandan psikiyatr ve ilaç yardımı alır. İlaçların sayesinde yaşamaya çalışan kadın için doktoruyla arasında başlayan ilişki sonrasında işler iyiden iyiye zorlaşacaktır...

Ünlü yönetmen Steven Soderbergh tarafından yönetilen filmin başrollerinde Channing Tatum, Jude Law, Catherine Zeta-Jones ve yakın zamanda 'Sosyal Ağ' ve 'Ejderha Dövmeli Kız' gibi filmlerle yıldızı parlayan Rooney Mara yer alıyor. Filmin senaryosu ise yönetmenin 'Contagion' filminde de birlikte çalıştığı Scott Z. Burns'e ait.

No comments:

Post a Comment